ÖSYM son yıllarda soru tarzları konusunda epey değişim gösterdi. Bu değişimin temel amacı öğrencilerin ezberden uzaklaşmasını sağlamak. Bu nedenle müfredat üzerinde yapılan değişikliklerle öğrencilerin zorlandıkları alanlar müfredattan çıkarıldı. Önümüzdeki yıldan itibaren bir dizi sadeleştirme çalışması daha bizleri beklemekte…
Müfredatın sadeleşmesi ve soruların eski yıllara göre nispeten daha basit olması özellikle başarılı öğrencilerin tepkisini çekmektedir. Bir nebze olsa haklı olsalar da soru tiplerinin değişmiş olması bizlere aslında ÖSYM’nin aradığı öğrenci kriterinin değiştiğini göstermektedir.
Elbette başarılı öğrencilerin iyi üniversitelere yerleşmesi isteniyor ama başarının sadece kalıplaşmış soruları çözmekten geçmediği vurgulanıyor. Ezberden uzaklaşmış ve konunun ana mantığına hakim öğrencilerin çözebileceği zorlukta sorular yeni sınavlarda karşımıza çıkacak gibi duruyor.
Örneğin; A şehrinden B şehrine bir aracın kaç saatte gidebildiğini bulan değilde, A şehrinden B şehrine yola çıkan bir aracın B şehrine olan uzaklığının grafiğini tespit edebilen öğrenci artık daha başarılı.
Bu aslında olumlu bir gelişme, ufku açık olan ve formüllerle bütünleşmemiş , sadece bildikleri ile sınırlı olmayan insanlar yetiştirme çabası olarak görüyorum ben bu değişiklikleri. Analitik düşünme becerisi diye mutlaka bir yerlerde okumuşsunuzdur işte yukarıda verilen örnek tam olarak bunu yansıtıyor.
Günlük hayatta pek çok alanda başarılı olan birinin derslerinde başarısız olduğuna defalarca tanıklık ettik. Çünkü şu ana kadar bizler sadece bu öğrencinin bildiklerini ölçmeyi amaçladık. Aslında ölçülmesi gereken bu öğrencinin yapabilecekleri değil midir? Günlük hayatta zekice çözümler üretip en çaresiz olunan anlarda sorunun çözümüne mucizevi dokunuşlar yapan birisi nasıl olur da derslerinde başarısız olur? İşte amaç bu arkadaşlar ÖSYM bu insanları ortaya çıkarmak istiyor.
Size küçük bir tavsiye vereyim. Mantığını tam olarak anlamadığınız konuyu sorularını çözebiliyor olsanız bile bitirmiş saymayın.
Doğru bir düşünce tarzı olduğunu söylemek çok zor;ülkenin şartları gereği uygun bir sistem değil.Analitik düşünmeyi ölçmesi size ilgi çekici gelebilir hatta bazılarınıza göre daha adildir fakat pratikte berbat bir sistem çünkü derece yapan öğrenciler analitik düşünmeyi gerektirecek bilgisayar,elektronik,kimya gibi alanları tercih etmezler.Koşulsuz tıp yazarlar, öğrencilerin %90 için böyle bir durum var ne yazıkki tıpın iş garantisi sağlaması nedeniyle herkes tıp yazacaktır. Analitik düşünmeyi övüyorsanız,analitik düşünen kişilerin maaşlarını arttırın, onlara doktorlar gibi iş garantisi verin, işsizlik korkusu yaşamasınlar eğer bunu yaparsanız üretirler yoksa öğrenci gider analitik zekasıyla gider kaldı ki antibiyotik yazar enfeksiyon tanısı için analitik zekaya gerek yok.